18 Nisan 2012 Çarşamba

18 nisan 2011 idi

şöyle not düştüm o gece 


hayat0 nar1


hayatımın en kara günü olmuştu 7 mart 2011.umarım bir daha öyle bir gün yaşamam. en yüksekte uçarken tepe taklak yere çakmıştı biri beni. habersiz.birden bire. 20 gün rapor aldım psikiyatrist arkadaşımdan .ne uyuyordum ne yiyordum. tüm dünyada sadece ben ve bir de keskin kara mutsuzluk vardı.ölsem de geçse içimden bu acı diye tanrıya yakarıyordum. o heyecanla boyadığım siyah duvar nefes aldırmıyor kara tabutta gibi yaşıyordum. hayatımda ilk defa evde kendi kendime konuşuyor sadece "nasıl yapabildin bunu? ve "nasıl kıydın bize" diyordum defalarca. bazen öyle nefessiz kalıyordum ki kendimi yürüyüşe atıyor durmaksızın yürüyordum. tüm yakınlarım kaygı ile üzüntü ile izledi beni. annem babam telefon açıp "rüyamda seni görüyorum çok kötü görüyorum neler oluyor" dediğinde böğüre böğüre ağladığımı da hatırlıyorum. benim için ne saatin ne günün ne paranın ne ortak borcumuzun ne dünyada olan bitenin önemi vardı. çok sevdiğim abla dediğim arkadaşlarım her gün beni arıyor sesimi kontrol ediyorlardı. sonunda beni ikna ettiler ve alanya'ya gittim. iyi geldi bir derece alanya ama yine de ne uykum ne yeme düzenim ne hayatım eskisi gibi değildi. alanya dan döndüğüm gün eve girerken artık o evde yaşayamayacağıma karar verdim.ve 2 gün sonra 18 nisan2011 de bu eve taşındım. ev pisti.uzundur oturulmayan bir evdi. büyüktü. kendim temizlemek istedim hayata dönmek için dünya işleri ile uğraşırsam  bana iyi gelir diye düşündüm. herkesin hayatında sihirli seneleri vardır.takvimleri. benim için bu tarih 18 nisan 2011 idi. tepetaklak yere çakılışımdan sonra kırılan kanatlarımı onarma zamanımın başlangıcı. 


ondan sonra her şey çok güzel aktı. 1 eylül de yengemin ölümünü saymaz isem aşağı indikçe büyüyen kar yumağı gibi huzura ilerledim.diyebilirim ki ilk kez hayatımda huzurun varlığını duyumsadım.öyle bir haldi sözünü ettiğim.


toparlanmamı sağlayan  herkese iyi gelen "zaman" değildi. o taşınma kararı idi.bu ev idi. o yüzden bu tarih ve bu ev benim hayatımda hep özel gün olarak anılacak.


bana bunları yaşatan o insan evladını hiç özlemiyorum desem abartmış sayılmam.onunla geçirdiğim o muhteşem zamanı_ hayatımın en güzel olduğum dönemlerini_ özlediğim oldu belki ama onu hiç özlemiyorum artık. ona kin nefret falan da duymadım hiç. adam gibi gitmediği için gözümde saygınlığını yitirdi.değersizleşti. 


diyeceğim şu ki başımıza her ne gelirse gelsin eğer biz yoksak hiç bir şey yok.pes etmek ayıp! hayatımızı hiç bir fırtınaya kaptırmamak dümeni kimseye bırakmamak bu hayatta ilk şart bence.


murathan mungan ın dediği gibi;


"kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür,hayat değil.hayatı biraz da kendimiz yaparız" 




18 nisan 2011 de hayatı kendimizin yapacağını çok net gördüm.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder