16 Şubat 2016 Salı

eZgi


çok uzun zaman sonra nerdeyse 4 sene sonra yeniden merhaba diyorum. merhabam "ezgi" ile olsun istiyorum. bana yeniden yazma isteği veren ezgi,ezgim,ezopum..


dün en sevdiklerimle en sevdiğim mekanda 50.doğum günümü kutlarken mezeler bitmiş ara sıcaklar gelecekken bir adam yaklaştı masaya. elindeki çiçekten yüzü görünmüyordu. hayatımda gördüğüm en pastel ama en cıvıl cıvıl güller tam 50 adet. ve bu not;



"Yavaş yavaş ilerlerken zaman,yedi kat eller yakınım olurken, yarım asırdır ayakta duran,renginden ve sevgisinden hiç bir şey kaybetmeyen,sıcacık,ışıltılı huysuz ve tatlı kadın.Dünya sen olmasaydın oldukça saçma ve sıkıcı bir gezegen olurmuş gerçekten. 50 tane gül..Hem rengarenk geçen 50 yaşı kutlamak,hem de en az 50 yıl daha içindeki renklerin bütün güzelliğiyle yakınımda olmanı dilemek için.Seni hayatıma getiren bütün evren yasalarına ve sana kocaman sevgiler.

EZGİ"



 şuna emin olun ki çok duygulanmaktan  ölünse ben ölmüştüm dün. çok mutlu olmaktan ölünse ölmüştüm ben dün. bugün hala ayaklarım havada iken dedim ki yazmalısın  bunu. unutmadan yazmalısın. işte buraya yeniden o yüzden geldim. ezgi sayesinde ezgi için geldim.

ezgi benim ilk ve son ev arkadaşım. sene 1992..ezgi 5.sınıfta. ben 26 yaşında. ezgi ile önce eryaman'da oturduk. daha 3 ay geçmeden ev satıldı ev sahibi çıkın dedi.bizde ezgi'nin okuluna yakın olsun diye kolej den tuttuk evi. tek penceresi tek odası olan minicik bir ev. o minicik evde ezgi ile bir yıl boyunca konserlere gittik kitaplar okuduk filmler izledik  akşam radyoda klasik müzikler dinledik. güldük ağladık sarıldık kenetlendik. kışın çok üşüdük bazen banyo yapmaya annemlere ya da gülcan arkadaşıma gittik. ben nereye ezgi oraya..sonra daisy girdi hayatımıza. bembeyaz bir terrier. şimdi o günleri düşününce neden daha az anı var hafızamda diye üzülüyorum. bir çok şeyi unutmuşum diye neden günlük tutmamışım diye kızıyorum kendime.

canım ezgi sen olmasan hayatım yumurtasız omlet gibi olurdu sanırım. yani olmazdı.

bugün ne düşündüm biliyor musun? seninle 83 de adana'da da 1 yılı beraber geçirdiğimizde yeğenimdin evet ama 92 den o ev arkadaşlığından sonra bitti bence yeğen-teyzelik..seni hep yol arkadaşım olarak gördüm. hiç kimseye anlatamadıklarımı anlattığım sırdaşım. binlerce km uzaktan bile kötü olduğunu ya da hasta olduğunu hissettiğim, kalbimi sıkıştıran ezgi'm benim.

yine bugün sağı solu karıştırdım ve  sana doğum gününde yazdığım şiirimsi bir şey buldum. onunla  "merhaba" madem sevgili nar. sevgili blog.


ezop'a



biliyorum ki öğrenmeye hep aç olacaksın,
biliyorum ki ince ruhunla hep estetik hep zarif olanı seçeceksin
parlaklığı hiç gitmeyen o koca iyimser gözlerinle kimseye hain bakmayacaksın
yine biliyorum ki ne yaşarsan yaşa enerjin hayattan hep bir fazla olacak
korkusuz o kocaman yüreğin ne yaşarsa yaşasın hiç vicdanını rahatsız etmeyecek
şirin sesin muhteşem ten rengin ve tarzınla hep göze batacaksın biliyorum
sana baktığımda bazen mesela bana doğru yürürken sen
gözlerim doluyor engel olamıyorum
bir anne gibi hep sıcacık kal istiyorum 
yine anne gibi seni tüm kötülüklerden korumak istiyorum
hasta olacaksın diye aklım çıkıyor
ya da kaza belayı aklıma bile getirmek istemiyorum
ezopum benim.
hayatımın tek şahidi güzel ezopum
hep mutlu olmanı hep iyi olanla karşılaşmanı 
ve birde şans diliyorum..
çok klasik belki ama 
iyi ki diyorum" iyi ki doğmuşsun"
ve iyi ki kendini bu kadar güzel var ettin 
seninle gurur duyuyorum.

17 temmuz 2011



2 yorum: