çok üzgünüm..çok üzgünüz. 10 ekim de böyle idi.
çaresizlik..ölenlerin ardından yaşadığın için utanmak..
neler olup bitiyor farkında mısın?
köşedeki pideci,çarşı içindeki çorapçı, kızılay'daki simitçi,
otoparkçı kibar genç,ud çalan doktor,içli köfte yapan
mardinli teyze farkında mısın olan bitenin?
ne dolaplar dönüyor farkında mısın ter kokan taksici, çay
servisi yapan temizlik hastası ayşegül,
hemşire,öğretmen,şarkıcı türkücü gazeteci sen
anladın mı ne değişti 7 haziran'dan sonra?
sor çiçeğe o farkında..
bahçelievler'de inci adında siyah beyaz kedi var esnaf
kedisi tatlı mı tatlı ona sor o anlamış olanı biteni..
kışın bile yok edemediğimiz karınca var ya bizim salonda
yerde gezinen işte o karınca da ne için bunlar oluyor
farkında.. peki ya sen kardeşim?
dünyanın en tuhaf mahluku
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
1947 nazım hikmet
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
1947 nazım hikmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder